Avrupa’nın en yüksek zirvesi … Mingi Tav, Kutsal Yükseklik, Mutluların Yeri. 2000 yıldır suskun bir volkan. Sonsuz su kaynağı. II. Dünya Savaşı’nda güç mücadelesine sahne olmuş bir doğa harikası… Elbruz Dağı’na hangi açıdan bakarsanız bakın, muhteşem bir hikayesi, büyülü bir görselliği var.
Kafkasya, dünyanın en güzel coğrafyalarından biri. İnanılmaz bir doğaya sahip. Bu doğa harikasıyla tanışmadan önce, hem zihinsel hem de bedensel hazırlık sürecinden geçmek gerekiyor. Bir de Elbruz’un tarihini iyi okuyarak hak ettiği saygıyı göstermek. 2.5 milyon yaşındaki bu dağın son 50 yılda buzullarının yarısını kaybettiğini öğrenmek içimi en çok acıtan kısım.
Gezegenimizin iklimini dengeleyen buz kütlelerindeki kayıplar alarm veriyor. Kutup dairelerinde deniz buzu yüz ölçümü 1979’dan bu yana en düşük seviyelere geriledi. NASA verilerine göre, Kuzey Kutup Dairesi buz örtüsü her on yılda ortalama %2,8 küçüldü. İki kutupta Meksika'dan daha büyük miktarda buz örtüsünü kaybetmiş durumdayız.
İnsanlara yaşam kaynağı olan buzullarının erimesine karşı mesaj vermek, Avrupa’nın en yüksek zirvesinden ‘yaşadığımız dünyaya saygılı olun’ diye haykırmak, Arçelik’in doğaya saygılı vizyonunu ve zirve iddiasını göstermek, takım olmanın önemini daha iyi kavramak üzere 21 Ağustos’ta ve Elbruz’a doğru yola çıkıyoruz.
Her zorlu hedefte olduğu gibi iyi bir planlama yapmak, doğru ekibi kurmak 5000 metre üzeri bir tırmanış için de geçerli. Profesyoneller için bu çıkış, daha yüksek zirveler öncesi bir antrenman olabilir ama bizim için yaz aylarında gerçekleşmesine rağmen zor bir hedef. Kapsamlı ve özel donanım gerektiriyor.
Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Ebiçlioğlu’nun liderliğiyle oluşan 10 kişilik ekibimizde, iş dünyasının profesyonelleri, dağın amatörleri var. Kilimanjaro’dan sonraki ikinci zirve tırmanışım benim için çok özel bir anlama sahip. Oğlum Dağhan’ın da ekibe katılması heyecanımı bir kat daha artırıyor, zorlu koşullar karşısında baba-evlat dayanışmasından güç alacağımı düşünerek cesaretleniyorum.
Dağda geçen beş gün bedenimizin ve zihnimizin sınırlarını zorluyor. Elbruz tırmanış için kolay bir dağ gibi görünse de hazırlık yapmazsanız, belli rotalardan ve hedeften en ufak şekilde saparsanız o sempatik dağ kabusa dönüşebilir. Her şeye hazırlıklı olmak, hava koşulları hızla değişirken dinamik bir strateji izlemek gerekiyor.
Yüksek irtifaya uyum yürüyüşleri, rota/zaman planlaması ve en sert hava koşullarıyla geçen beş günün ardından ekip olarak zirve yapıyor, Arçelik’in ‘Global Isınmaya Karşı Çıkış’ mesajını Avrupa’nın zirvesine taşıyoruz.
‘Kutsal Yükseklik’ deneyiminden çıkardığım üç önemli mesaj var.
Global ısınmaya karşı çıkmak:
Dünyamız ısınıyor, ortalama sıcaklıklar rekor seviyelere yükselmiş durumda. Buz kütleleri hızla eriyor, deniz seviyesinin yükselmesiyle yaşam alanları, deltalar için tehdit artıyor. Su kaynaklarını kaybediyoruz. Fırtınalar artık çok daha şiddetli ve yıkıcı etkilere sahip. Benim için en çarpıcı olan, bu etkinin Kafkasların florasını ve faunasını nasıl değiştirdiğine en yakından şahit olmaktı. Elimizde yeterli kanıt, veri ve gözlem imkanı varken, harekete geçmekte tereddüt ettiğimiz her saniye vakit kaybediyoruz. Global ısınma ile mücadelede herkesin sorumluluğu var ve bu yolda en küçük adım bile çok değerli. Arçelik, lider bir şirket olmanın sorumluluğuyla; ürün, üretim ve süreçlerinde sürdürülebilirlik vizyonunu kararlılıkla uyguluyor. Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakma kararlılığı ve farkındalık yaratmadaki gayretlerimizin önemini çok daha iyi anlıyorum.
Zirveye oynamak/Zirvede tutunmak:
Dünyanın dört bir yanında sunduğumuz ürün ve hizmetlerle zirveye oynuyoruz. Markalarımız da aynı bir dağcının heyecanı ve kararlılığıyla Avrupa’nın zirvesini zorluyor. Zirvede kalmak, zirveye tırmanmaktan daha zor. Dağ, aynı zamanda iş hayatının ekstrem bir simülasyonu. Konfor alanının dışına çıkmayı ve bunun sonuçlarını daha iyi görüyorsunuz. Bilmediğiniz pazarlara girmek, yeni ürünler geliştirmek, yeni iş alanları yaratmak, süreçleri çok daha farklı yönetmek, zorluklar karşısında cesaretle hareket etmek bunlardan bazıları. Arçelik’in hikayesi de bu yönleriyle Elbruz’la kesişiyor.
Takımla başarmak:
Dağın kendine has bir büyüsü ve kültürü var. Paylaşma ve yardımlaşma dağ kültürünün parçası. Kıdem, makam, statü, yaş farkı demeden herkes herkese yardım ediyor. Hedef öncesinde çok iyi çalışmak, plan yapmak, takımı oluşturmak, motive edebilmek, çok iyi iş bölümü yapmak ve yardımlaşmak kritik önemde. İşbirliğinde yaşanan en ufak bir problem işleri herkes için zor ve tehlikeli hale getiriyor. Değişen koşullarda hızlı karar almak gerekli. Bazen motivasyon, grupta hiç beklemediğiniz kişilerden geliyor çünkü ekip olmak bunu gerektiriyor. Baba-oğul olmak da takım olmak demekmiş. En zor anlarda birlikte hareket etmek ilişkimizi yeni bir boyuta taşıdı ve bu deneyimi benim için eşsiz kıldı.
'Dağcılığın
Döngüsü’nü düşünerek Elbruz’la vedalaşıyorum.
•
Tırmanırken büyük zorluk yaşamak
•
Zirve yolunda bu zorluğu bir daha asla çekmeyeceğine söz vermek.
•
Zirve yapmak.
•
Zirveden güvenle dönmek ve yaşanan zorlukları unutmak.
•
Yeni tırmanışın planlamasını yapmak.
Everest’e tarihte ilk kez çıkan Sir Edmund Hillary, deneyimini ‘It Is Not the Mountain We Conquer, But Ourselves’ sözleriyle özetlemiş. Attığımız her adımda aslında dağı değil, kendi sınırlarımızı keşfettiğimizi hissederek yeni zirvelerin hayalini kuruyorum.
Kilimanjaro (Afrika) ve Elbruz’un (Avrupa) ardından rotamız 2019 kışında ‘Aconcagua’ (Güney Amerika) olacak.
Elbruz’da 5 gün:
Global Isınmaya Karşı Çıkış